Uyandım
Uyandım. Koşmamıştım ama susamış ve yorulmuştum. Uyarıldım: “Çamurlu ayaklarınla içeri giremezsin!” Ağladım. Hayalini kurduğum bir yaşım yoktu artık. İçimdeki sonsuz acı, mutsuzluk ve bilindik…
Uyandım. Koşmamıştım ama susamış ve yorulmuştum. Uyarıldım: “Çamurlu ayaklarınla içeri giremezsin!” Ağladım. Hayalini kurduğum bir yaşım yoktu artık. İçimdeki sonsuz acı, mutsuzluk ve bilindik…
Balkon iplerine özensizce serilmiş çamaşırların geceye sarkan kolları ve bacakları gibi hayatın içinde, hayatın üzerinde, şekilsizleşerek ve bunu özümseyerek salınıyoruz. Şimdilik, bir kedinin mırıltısıdır…
Sabahında aldığın ölüm haberinde tuttuğun yasla gözyaşı, öğlen sıcağında kururken bir gazete yaprağında kaskatı, televizyonların duvak tiryakiliğinde düğün konseptine bağlanıp akşamüstü meydanlara inen pötikare…