Buradaki nam-ı diğer Masadakiler bilmiyor masamın ne kadar kalabalık olduğunu, masalarımın yani. Çok masam var.
Birinde yeni yazılan oyun dosyası, birinde yayınlanmak üzere düzeltilmesi gereken eski oyunlar, birinde okuyucunun sürekli ne zaman yayınlanacağını sorduğu Gecedeste ve Dündeste dosyaları, birinde bitmek üzere olan iki kitabın dosyaları. Masadan masaya gezinmekteyim.
Dosyalar, kağıtlar, kurşun kalemler, tabancalarım dolmakalemlerdir bu masaların örtüleri. Hepsinin üstü kalabalıktır.
Edip Cansever koymadığını bırakmıyor masasına fakat masaya koyduğu, bisiklet sesi, çıkrık sesi, ekmeğin, havanın yumuşaklığı, uykusu, uyanıklığı, tokluğu, açlığı masada yer işgal etmiyor. Kağıdı, kalemi, kül tablası, içkisidir masayı işgal eden. Benim masalarda, masa görünmüyor. Masadan masaya gezinmeye pek vaktim de olmuyor.
Genelde masalarımdan uzakta turnedeyim. Kaldığım otellerde odaya girer girmez masaya bakarım. Odada masa yoksa derhal talebinde bulunurum. Düzenli turne yaptığım için hangi kentte, hangi otellerde güzel masalar olduğunu bilir, o otellerde kalırım. Sadece bir gece kalacağım otellerde bile derhal masaya yayılırım. Devrisi gün otelden ayrılmadan önce en uzun işim masayı toparlamaktır. Eğer birkaç gün kalacaksam o kentte, kat temizlikçilerine not bırakırım masa üstüne: “Masa ellenmeyecek!”.
Turne düzenleyenler bu konuyu bildikleri için rezervasyon yapmadan önce odayı görürler, masa yoksa koyulmasını rica ederler. Bu ricayı mandallamayan oteller de olur. Bu durumlar için turne kamyonunda bir katlanan masa vardır. O kente benden çok önce varan teknik ekip salona gitmeden önce otele gider, odamda masa olup olmadığını kontrol eder, yoksa kamyondaki katlanır masayı odama çıkarırlar. Kimi kentlerde tek bir otel vardır, otel seçme şansınız yoktur. Devrisi gün oynayacağım kentte kalacağım otel bildik ise, gece oyundan sonra yol yapar oraya gider, tanıdık masama yayılırım, iki gece kalırım orada.
1980’lerin başında Gümüşsuyu’ndaki tarihi Park Otel kapandığında, odalardaki eşyalar satışa çıkarıldı. Yahya Kemal’in uzun zaman yaşadığı odasındaki, kimbilir hangi şiirlerin yazıldığı, iki çekmeceli aynalı masayı ve iki komodini satın aldım. Küçük Sahne’deki soyunma odama taşındılar, cilalandılar. Ses Tiyatrosu’na taşındığımızda İstiklal Caddesi’ni katederek oradaki soyunma odama nakloldular. Yahya Kemal’in Kıbrıslı Yalı’sında babamın dayısının kızı Leyla hanıma imzaladığı fotoğrafı vardır bir gümüş çerçeve içinde. O masada da, oyun sırasında, benim olmadığım sahneleri diyafondan dinlerken, kimi güncelliğini yitirmiş esprileri devrisi oyunda değiştirmek üzere not aldığım Yahya Kemal defteri var.
Masamanyağın biriyim!
Masalarım başımdan aşkın!
Ferhan Şensoy
(Masa Dergi 2. Sayıdan)