Kitap Sayfasından Beyaz Perdeye…

Sumru Uzun

Sevgili okur;

Bu yazı kitapların beslediği hayal gücümüzün sınırlarıyla, kitap sayfalarından beyaz perdeye uyarlanan film önerileri üzerinden ilerleyecektir.

Kitabını okuyup, her cümlesine anlam kattığım, gözümde canlandırdığım mekânların, karakterlerin ve olayların beyaz perdeye aktarılmasını seviyorum. Bir kitabı okurken zihnimizde de aynısını yapmıyor muyuz? Hayal ettiğimiz ölçüde kitapların filmini çekiyoruz, karakterlerle yer değiştiriyoruz, hayatımıza yeni pencereler açıyoruz.

Kitaptan uyarlanan filmler hakkında, “Kitabı daha güzeldi, film çok yetersiz kalmış!” gibi genel bir yargı var. Bu kanıya birçok örnek üzerinden gidildiğinde bir yönüyle hak verilebilir. Kitabına ve sonrasında çekilen filmine göre değişkenlik de gösterebilir. Eğer sizde benim gibi okuduğunuz bir kitabın filmi vizyona girdiğinde mutlaka izliyorsanız sizi memnun edecek birkaç önerim olacak!

Benim kitaplar ve kitaptan uyarlanan filmler üzerinde genel yargımı kıran eser, J.K Rowling’in yazdığı ‘Harry Potter’ serisi olmuştu. Öncesinde tüm kitaplarını okuyup, sonrasında da filmlerini izlemiştim. Kitaptaki sihirli dünyanın ve oraya ait olan her detayın kusursuz bir şekilde filmde yer aldığını düşünüyorum. Defalarca kez izlesem de bıkmam!

Mutluluk en karanlık zamanlarda bile bulunabilir, sadece ışıkları yakmayı unutma!

J.K Rowling/Harry Potter

Dünyada kitaptan filme uyarlanan eserlerin en başarılı örneklerinden biri olarak kabul gören, J.R.R Tolkien ‘Yüzüklerin Efendisi’ serisi de unutmamak gerek! Seri kitaplardan uyarlanan filmler dışında, sahneye tekil başarıları davet edelim. İlk olarak Patrick Süskind\Koku adlı romandan uyarlanan filmi ele alabiliriz. Kitabındaki detaylı betimlemelerin oldukça başarılı bir şekilde filme yansıtıldığını söyleyebilirim. 2006 yılında vizyona giren filmin yönetmenliğini Tom Tykwer  yaptı. Kitabını okurken hayal ettiğim çoğu detay filmde de yer almıştı. Koku, kitabı kadar etkileyici bir film! 

Kokuların öyle bir inandırıcılığı vardır ki, sözden, gözle görmekten, duygudan, iradeden daha güçlüdür. Savılıp atılamaz bu inandırıcılık, soluduğumuz havanın ciğerlerimize işleyişi gibi, o da içimize işler, doldurur bizi, hepten ele geçirir, çaresi yoktur.

Patrick Süskind/Koku

Lewis Carrol’un yazdığı ‘Alice Harikalar Diyarında’ kitabının Tim Burton yönetmenliğinde çekilen filmi izleyiciye tam bir görsel şölen sunuyor. Kitapta yer alan felsefeye yönelik sorgulamalar, hayal gücünün sınırlarını zorlayan mekânsal tasvirler ve bu renkli dünyanın içinde yer alan karakterlerle Alice Harikalar Diyarında, sadece çocukların değil yetişkinlerin de hayranlıkla izleyeceği bir film. Hem kitapta hem de filmde yer alan paradigmalar bakalım sizin içinizde nasıl bir yansıma bulacak?

Alice: Hangi yoldan gideyim?
Tavşan: Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok.

Lewis Carrol/Alice Harikalar Diyarında

Şimdi hayatımda ilk defa bir istisna yaparak önce filmini izleyip sonra da büyük bir merakla kitabını alıp okumak istediğim bir filmden bahsedeceğim.  Fransız roman yazarı ve felsefe profesörü Muriel Barbery tarafından yazılan, ‘Kirpinin Zerafeti’ kitabı yazıldığı ilk günden bu yana hala ilgi görmeye devam eden bir eser. Ben bu kitabın varlığından habersizken, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine ‘Le Herrison\Yaşamaya Değer’ filmini izledim. Her karakterin kendine özgü incelikler taşıması, filmin çok naif bir olay üzerinden akması ve kitaplarla dolu sahnelerin sıklığı nedeniyle film gönlüme taht kurdu! Kitabını da alarak, detaylarla taçlanan hikâyeyi okuma fırsatı buldum. En yıldızlı önerilerimden!

Ya, edebiyat, ıskalanan her şeyi bize gösteren bir televizyonsa?

Muriel Barbery/Kirpinin Zerafeti

Geçmiş yıllara şöyle bir dönüp bakarsak Amerikalı yazar Truman Capote’un bize göz kırptığını göreceğiz. Hangi eseriyle derseniz, buna verilecek birkaç örnek olsa da, aralarında parlayan yıldızım ‘Tiffany’de Kahvaltı’ kitabı olacak. Kitaptaki Holly Golightly tatlı mı tatlı, bağlanmaktan hoşlanmayan, hayatı yaşamayı seven genç bir kadın karakter. Holly karakterinin anlatımıyla yazılan kitap, filme uyarlanmış haliyle daha detaylı bir olay akışına sahip oluyor. Birde Audrey Hepburn doğallığı, Holly karakteriyle öyle güzel bütünleşiyor ki hayran kalmamak elde değil! Keyifle kitabı okunduktan sonra, özellikle bahar yağmurlarının şehri ıslattığı saatlerde filmi de izlenebilir. (Filmi izlediğinizde neden yağmurlu havayı vurguladığım net bir şekilde anlaşılacaktır.)

Kalbini bir yabaniye vermemelisin: Onları ne kadar çok seversen, onlar da o kadar kuvvetlenirler. En sonunda ormana kaçacak kuvveti kazanırlar… Eğer kendini yabani bir şeye kaptırırsan, sonunda gökyüzüne bakakalırsın.

Truman Capote/Tiffany’de Kahvaltı

Kitap sayfalarından beyaz perdeye yansıyan, benim için her zaman farkını koruyan filmleri paylaştım sizinle. Aralarında henüz okumadığınız kitaplar veya izlemediğiniz filmler varsa en kısa zamanda bu eserlerle tanışmanızı naçizane bir öneri olarak kabul edin lütfen.

İçinde kitapların ve filmlerin yer aldığı güzel günlere…

Sumru Uzun

(instagram: @fiyonkkmakarna)

3 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir